Kategori arşivi: Osmanlı Eserleri

Kanije Kalesi

Şehrin ismi “Kanije” ilk olarak 1245 tarihli bir belgede yer almıştır. Burayı yöneten aile buraya bir kale yapmıştır, böylece Kanije, Zigetvar ile birlikte Macaristan’ın en önemli savunma noktalarından biri haline gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun en geniş topraklara sahip olduğu zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun en batıdaki kalesidir. Türkler tarafından alındıktan sonra 1601’de Tiryaki Hasan Paşa’nın ünlü savunması ile kurtarılmıştır. Önceleri Zigetvar’da bulunan eyalet merkezinin buraya taşınmasıyla eyalet merkezi oldu. 1690’da Habsburg ordusu tarafından geri alınan kent, Osmanlılar bölgeden çekilince şehir stratejik önemini kaybetmiş ve 1702′ de Viyana’dan gelen bir karar ile kale yıkılmıştır.

Estergon Kalesi

Estergon Kalesi 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında ilk defa Osmanlıların eline geçti. Kalenin bulunduğu bölge bir sancakbeyliği haline getirilerek Budin Beylerbeyliğine bağlandı. Ancak kale 1594 yılında Alman, Leh ve Venedikliler’den oluşan büyük bir ordu tarafından kuşatıldı. Kuşatan orduya göre çok daha küçük bir orduyla savunulan Estergon Kalesi o sırada kalede bulunan Sokullu Mehmed Paşa’nın oğlu Anadolu Beylerbeyi Sokulluzade Lala Mehmed Paşa’nın kumandanlığı altında kahramanca savaştı. Ancak kale açlık ve susuzluk nedeniyle sonunda teslim olmak zorunda kaldı. Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi tarafından kaydedilen bu cesaretli savunma Estergon Kalesi türküsüyle Türk belleklerine yerleşmiş önemli bir tarihi olaydır.

1605 yılında kaleyi geri almak isteyen Osmanlılar tekrar bir kuşatma düzenlediler. Bu sefer Sadrazamlık görevine getirilmiş olan Sokolluzade Lala Mehmed Paşa 30 günlük bir kuşatmadan sonra kaleyi 29 Eylül 1605 tarihinde ele geçirdi. Kale bu tarihten sonra 78 yıl daha Osmanlıların elinde kaldı. 1683 yılında Osmanlıların II. Viyana Kuşatması’nda başarısızlığa uğramasından sonra Avrupa Devletlerinin Kutsal İttifak’ı oluşturarak Macaristan’ı Osmanlıların elinden alması sonucu Estergon Kalesi bu sefer kesin olarak Osmanlıların elinden çıktı. Estergon Kalesi (Macarca: Esztergomi vár), Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin 60 km kuzey batısında Tuna nehri kıyısında yer alan ve Osmanlı tarihinde büyük bir önem taşıyan bir kaledir. Macaristan sınırları içinde olan bir kaledir ve tuna nehrini tepeden görür.

Budin Kalesi

Kaleyi 1235’lerde Macar Kralı IV.Bela yaptırmıştır. Mohaç Meydan savaşında Kanuni’ye yenilen Macar kralının, varis bırakmadan ölmesi üzerine, sahipsiz kalan devletin ileri gelenleri başlarının çaresine bakmak üzere her biri bir tarafa kaçtı. Bu durumda halk, seçtikleri bir heyetle kalenin anahtarlarını Kanuni Sultan Süleyman’a gönderdi. Böylece kale Osmanlı himayesine girmiş oldu. Surları, Sokullu Mustafa Paşa tamir ettirmiş, yeni kule ve burçlar yaptırmıştır. Orta Hisardaki bir kule onun adını taşımaktadır. Mustafa Paşa dışındaki diğer beylerbeyleri de isimlerini taşıyan kuleler yaptırarak, kaleyi kuvvetlendirmişlerdir. Evliya Çelebi, kule ve tabya isimleri arasında bani olarak Karakaş Paşa, Bali Paşa, Süleyman Paşa, Sarı Kenan Paşa, Sivayuş Paşa ve Kara Murad Paşaların isimlerini vermektedir.

Budin Kalesi yazısına devam et

Estergon Kalesi

Estergon Kalesi 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında ilk defa Osmanlıların eline geçti. Kalenin bulunduğu bölge bir sancakbeyliği haline getirilerek Budin Beylerbeyliğine bağlandı. Ancak kale 1594 yılında Alman, Leh ve Venedikliler’den oluşan büyük bir ordu tarafından kuşatıldı. Kuşatan orduya göre çok daha küçük bir orduyla savunulan Estergon Kalesi o sırada kalede bulunan Sokullu Mehmed Paşa’nın oğlu Anadolu Beylerbeyi Sokulluzade Lala Mehmed Paşa’nın kumandanlığı altında kahramanca savaştı. Ancak kale açlık ve susuzluk nedeniyle sonunda teslim olmak zorunda kaldı. Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi tarafından kaydedilen bu cesaretli savunma Estergon Kalesi türküsüyle Türk belleklerine yerleşmiş önemli bir tarihi olaydır.

1605 yılında kaleyi geri almak isteyen Osmanlılar tekrar bir kuşatma düzenlediler. Bu sefer Sadrazamlık görevine getirilmiş olan Sokulluzade Lala Mehmed Paşa 30 günlük bir kuşatmadan sonra kaleyi 29 Eylül 1605 tarihinde ele geçirdi. Kale bu tarihten sonra 78 yıl daha Osmanlıların elinde kaldı. 1683 yılında Osmanlıların II. Viyana Kuşatması’nda başarısızlığa uğramasından sonra Avrupa Devletlerinin Kutsal İttifak’ı oluşturarak Macaristan’ı Osmanlıların elinden alması sonucu Estergon Kalesi bu sefer kesin olarak Osmanlıların elinden çıktı.

Zigetvar Kalesi

Fethedildiği tarihten 10 yıl önce, 1556’da kuşatılmış fakat alınamamış ve 10 bin şehidin acısını kaldıramayan komutan Ali Paşa’nın da üzüntüden ölümüne sebep olmuş uğursuz kale. Son kuşatmada, Osmanlı’nın büyük askeri üstünlüğüne ve üç büyük taaruzuna karşın 33 gün alınamayan kale ve direniş Kanuniyi oldukça sarsmıştır. Kanuni bu üzüntüsünü bir hatt-ı humayun ile bildirmiştir. Kanuni’nin vefat etmeden önce söylediği son sözler de üzüntüsünü anlatıyor: “Bu ocağı yanacak dahi alunmadu mu? Bu kal’a benüm yüreğüm yakmışdur. Dilerüm Hak’dan ateşlere yana”. Macarlar kaleyi savunan Zrinyi’yi kahraman olarak anarlar. Kalenin içinde, fetihten hemen sonra Kanuni namına yapılan bir cami ve onun yanında 19. yüzyılda yapılmış konak vardır. Günümüzde bu cami ve konak müze olarak kullanılmakta.

Gül Baba Türbesi

Gül Baba Türbesinin giriş kapısındaki plakette, Gül Baba hakkında şunlar yazılıdır:
“Gül Baba 15.yüzyıl sonlarıyla 16.yüzyıl başlarında yaşamış şair bir Bektaşi dervişidir. Doğum tarihi bilinmiyor. Asıl adı Cafer’dir. Külahında daima bir gül taşıdığı için „Gül Baba, Gül Dede“ lakabıyla tanınmıştır. Evliya Çelebiye göre Merzifonlu, yeni belgelere göre de Isparta ili Uluborlu ilçesinin ilegüp köyündendir. 1531 yılında Kanuni Sultan Süleyman`in daveti üzerine Budin`e gönderilmiş, bir tekke kurmuş, Bektaşi hoşgörüsü ile kısa zamanda Buda (Budin) halkının sevgilisi haline gelmiştir.1541 yılında 1 Eylül günü Budin savaşında şehit düşmüştür. 2 Eylül 1541 günü Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin kıldırdığı cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katılmış, Budapeşte’de bugün türbesinin bulunduğu yere gömülmüştür. Türbenin bulunduğu tepeye “Gül tepe – Rozsadomb” adı verilmiş, yanında Gül Baba Bektaşi Tekkesi yaptırılmıştır. Bu tekke, 1686 yılında yıkılmıştır.

Gül Baba’nın sekizgen türbesi, 1543–1548 yılları arasında, Budin Beylerbeyi Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış, bir süre Şapel olarak kullanılmıştır. Sultan Abdülaziz 1867 yılındaki ziyaretinden sonra 1885’te türbeye dönüştürülerek mimar Lajos Grill tarafından onarılmıştır.1916’da Macar Prof. I.Müller tarafından restore edilmiştir. 2.Dünya Savaşı’nda ağır hasara uğrayan türbe 1963’te Macar Hükümeti tarafından eski durumuna getirilmiştir. 1997 yılında Türk-Macar Hükümetlerinin işbirliğiyle Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nce ilk yapıldığı güzellikte restorasyonu tamamlanmıştır.
Misali mahlasıyla şiirler yazan Gül Baba’nın eserleriyle ilgili Miftahü`l-Gayb ve Güldeste adlı yazma eserler bulunmaktadır. Danimarkalı Andersen ve Macar besteci J.Huszka, Gül Baba’dan ilham alarak edebiyat ve müzik eserleri yazmışlardır. Türkler kadar Macarlar tarafından da ziyaret edilen türbe, Orta Avrupa´da fonksiyonunu yitirmeden türbe olarak kalan önemli bir Türk eseridir.